Ligin sonuçlanmasına sayılı haftalar kala kendi sahamızda Kayserispor’la karşılaştık. Geçtiğimiz hafta lider Başakşehir’in Beşiktaş deplasmanında puan kaybıyla havaya giren takımımız Fenerbahçe deplasmanına çıkmış, rakibin on kişi kalması ve akabinde gelen golle maç içinde üç puan için umutlanmıştı. İşte tam da o sıralarda, ne hikmetse geçtiğimiz haftalarda da yanlış hakem kararları yüzünden sıklıkla katledilen, puanları çalınan takımımız bir hakem faciasına daha maruz kalmış, Ali Palabıyık’ın VAR çağrısına bile gitmeden verdiği kararla golü kendi kalesinde görerek sahadan beraberlikle ayrılmıştı. Mehmet Topal’a gösterilmeyen kırmızı kart, Diagne’nin ceza sahası içinde indirilmesini falan hesaba bile katmıyoruz.
İşte bu moral bozukluğu ve ligin bitmesine haftalar kala yaşanan stresle seyircimizin önündeki yerimizi aldık. Takımın iki as oyuncusu olan Onyekuru ve Luyindama’nın yokluğunda geri ikiliyi cezası biten Marcao ve Donk’la oluştururken ofans hattına Emre Akbaba’yı yerleştirerek sahaya çıktık. Takımdaki moral bozukluğu ve konsantrasyon eksikliği seyirciye de yansımış olacak ki, N’diaye’nin büyük hatasıyla yediğimiz gole kadar herkeste bir uyuma hali vardı. Chery’nin baskı yaptığı anlarda topu tehlikeli bölgeden uzaklaştırmak yerine ayağında tutmaya çalışan N’diaye takımımızın 1-0 geriye düşmesine neden oldu. Golle birlikte uyanan takım ve seyircinin Kayseri’ye tepkisi çok geç sürmedi. Fernando’nun ceza sahası dışından attığı şut kaleciden sekince pozisyonu iyi takip eden Diagne’nin topu ağlara göndermesi çokta zor olmadı.
90 dakikalık futbol da baskılı ve tempolu oyunumuz sadece 15-20 dakikalık bir bölümü kapsadı. Bu dakikalar da beraberliği sağladığımız anlardan sonra geldi. Lopez’in ceza sahası içinde topu elle kesmesiyle birlikte gelen penaltı ve kırmızı kartla iyice rahatlamış olduk. Diagne’nin penaltıyı golle sonuçlandırmasının ardından ilk yarının bitimine saniyeler kala maçın en etkili oyuncusu Mariano’nun nefis ortasını Japon yıldızımız Nagatomo kafayla ağlara yolladı ve skoru 3-1’e getirdi.
İkinci yarıyı ise anlatmaya gerek yok sanırım. Tamamen halı saha amaçına dönen bir futbol. Galatasaray takımı ciddiyetten bu kadar uzak futbol oynar mı sorusunun karşılığı Kayseri maçının ikinci yarısıdır sanırım. Şahsım adına, takıma çok fazla suç bulmuyorum. Bunun nedenlerini yukarıda yazdım zaten. Son haftalarda uçan kaçan bir takım izlemeyi beklemek de haksızlık olur kanımca. Stres çok, baskı çok, sürekli hakkınız yeniyor ve siz o psikolojiyle liderlik savaşı veriyorsunuz. Milyon dolarlar kazanan oyuncuların ve teknik heyetin işi bu kadar salması doğru değil elbet, bu duruma kızan arkadaşları, taraftarları da anlıyorum ama birazda sabır lazım demeden duramıyorum…
Bir de dün akşamki kadroyu gözden geçirmenizi rica edeceğim. Haftalardır oynamayan Nagatomo, bekleneni bir türlü karşılayamayan Emre Akbaba sahada. Hikmet hoca, bu zaafiyetin farkına varmış. Lopez atılana kadar olan ataklara dikkat ederseniz atakların neredeyse hepsi sağ kanatlarından gelişti. Emre Akbaba önce on numara gibi oynadı tutmadı, sonra sol açığa geçti tutmadı. Gereksiz sarı kartı yeyince de, ikinci yarı oyundan çıkması kaçınılmaz oldu. Emre’nin oyuncu kalitesine olan inancım hala devam etmekte. Lakin; Emre’yi takıma oturtacağız diye mevcut düzeni kaybettiğimiz de bir gerçek. Hal böyle olunca, Belhanda’yı da mevcut yerinden alıp sağda, solda kullanmaya çalışıyoruz. Emre tutmuyor, tutmadığı gibi de Belhanda’yı bozuyor. Faslı oyuncuya en çok ihtiyacımız olan bölge orta saha. Onun güçlü fiziği, diriliği sayesinde defansif anlamda ayakta kalırken oyunu yönlendirmesiyle de sonuca gidebiliyoruz.
Emre’nin bana göre oynayabileceği en iyi yer, tam da forvet arkası. Kanatta oynayamıyor, driplingi yok. 10 numara oynayamıyor, fiziği zayıf ve bir Lincoln gibi inceci değil. Emre’yi, İlic gibi, Necati gibi oynatmak lazım biraz. On sekiz etrafı dolaşacak, gol kovalayacak. Öyle oynaması lazım diyoruz ama mevcut takımda arkasını kapatacak ne Hamit ne Engin Baytar ne de Melo var. O yüzden, bu sene için Emre anca rotasyon oyuncusu olur gibi duruyor. Oyuncuyu kazanmaya çalıştığımız her an, takımı kaybedeceğiz. Teknik heyetin bu bilinçte olması lazım…
Önümüzde çok zorlu bir 5 hafta bizi beklemekte. Yukarıda da yazdığım gibi, Luyindama ve Onyekuru’nun takıma tekrar katılmasıyla dün akşam ki futbolun üzerine çıkarız diye düşünüyorum. Çıkamasak bile benim için önemli olan üç puandır. 1-0 olsun bizim olsun…
Bu takım bizim takım arkadaşlar. İyi günde kötü günde her zaman bu takımın yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Homurtulardan uzak, takım sevdasıyla yanan gerçek Galatasaray seyircisi, liderlik yolunda takımının yanından ayrılmayacak ve ligin sonunda mutlu sona ulaşacaktır.
Mayıslar bizimdir…
Saygılarımla,
Umut COŞKUN
twitter: https://twitter.com/emana312
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!