Şampiyonluk Gidiyor Mu?

0
651
Erzurumspor-Galatasaray 1-1

Nasıl bir futbol yönetimi ki bu; bir federasyon başkanı hala başkanken ülkenin resmi bahis sitesinin ihalesine giriyor. Kazanıyor istifa etmiyor; işler resmiyete dökülünce mecburiyetten istifa edecek ama yetmiyor istifa etmeden önce yeni milli takım hocasıyla 4 yıllık sözleşmeye imza atıyor. Sanırım dünyanın en gelişmemiş ülkesinde bile olacak bir şey değildir bu. Gerçekten akla mantığa uymuyor.

Aynı başkanın yönettiği federasyon, lig yaz periyodundaki ağustos ayı içindeki tek maç dışında tüm maçlarını 13:30’da oynatmasına rağmen Erzurumspor’un sahasındaki Galatasaray maçını 19:00’da oynattı. Bu maçın saatine yapılan itirazı reddedenler bir sonra “Erzurum Yayla’sında” oynanacak Trabzonspor maçını saat 16:00’da oynatacak. Demek ki Trabzonsporlu oyuncuların sağlığı hem Erzurumsporlu hem de Galatasaraylı oyuncuların sağlığından daha mühimmiş.

Maça Gelirsek

Galatasaray maça geçen hafta ucuz bir sarı kartla cezalı duruma düşen Mariano ve sakatlıktan yeni çıkmış Linnes’in yerine Semih Kaya ile başladı. Sanırım son gün sakatlığı ortaya çıkan Nagatomo oynayabilecek durumda olsaydı sağ bek pozisyonunda Nagatomo tercih edilecekti. Geçen hafta iç sahaya da güvenerek başlanan orta saha üçlüsünden de Emre Akbaba ve Selçuk İnan değişikliğiyle birlikte de daha dengeli bir Galatasaray hedeflenmişti sanırım. Ancak Ndiaye ve Henry’nin olduğu takımın dengeli bir oyun kurması gerçekten zor. Her iki oyuncunun da maç 0-0 devam ederken, temponun arttığı anlarda rakibin ceza sahası ve çevresinde aldıkları topları kullanma konusundaki beceri noksanlıklarının öne geçme yönünde Galatasaray’a katkı sağlamıyor. Henry Onyekuru’nun sadece bir kez santrforu düşündüğü pozisyonda Galatasaray’ın golünün gelmesi aslında “nelerin olması gerektiğini ama olmadığını” gösteriyor. Bunların peşine Marcao’nun hatasında gelen golle birlikte tüm kozlar Erzurumspor’a geçti. Marcao Benfica maçıyla birlikte takımın ikinci kez aynı tarzda gol yemesine sebep oldu; bu zaafının üzerine mutlaka çalışmalı. Bunun yanında da Muslera da Benfica maçındaki gibi çaprazdan gelen topta ne açıyı kapatabildi ne de iyi bir refleks göstererek topa uzanabildi. Bir futbolcu hata yapabilir ama şampiyonluk mücadelesi veriyorsanız mutlaka birbirinizin açığını kapatacak motivasyonda olmalısınız.

Erzurumspor attığı goller birlikte moral üstünlüğünü ve “yerden kalkmama üstünlüğünü” kullanarak ilk yarıyı 1-0 önde tamamladı. Oysa Galatasaray fiziksel olarak yabancılık çeksin diye maç 19:00’da oynanmıştı değil mi? Aynı Erzurumspor maç 1-1 olunca ayakta futbol oynayabildiğini gösterdi. Skor 1-1 olunca onlarda oynamaya karar verince bol gel – gitlerin yaşandığı bir son bölüm yaşandı.

****

Tekrar Galatasaray’a dönersek soyunma odasına mağlup giden Galatasaray’da Fatih Terim ilk yarının etkisiz oyuncusu Semih Kaya ile Linnes’i yer değiştirerek başladı. Normalde etkin kullandığı sağ kanadın etkinleşmesi ile Galatasaray biraz daha hareketlenmeye başladı. Gelişen öz güvenli ataklar neticesinde Galatasaray’ın golü geldi. Maçın geri kalan bölümlerinde galibiyet golünü atamayınca “proje takımla” puan farkı sekize çıkmış oldu.

Kısa Kısa

  • Galatasaray’a bakarsak, Galatasaray şampiyonluk oyununu oynamıyor. İnişli çıkışlı performanslara bağlı bir süreç yaşıyor. Maça çıkarken en az üç oyuncunun performansı ile ilgili kumar oynanıyor. Bu maç için örneklersek; Emre Taşdemir, Semih Kaya, Henry Onyekuru’yu yazabiliriz. Bu kumardan sadece Emre Taşdemir tüm dezavantajlarına rağmen sahada kalmayı hak etti. Semih Kaya zaten çıktı ama ne yazık ki Henry 90 dakikayı tamamladı.
  • Fatih Hoca Linnes’i riske atmak istemediği için oyuna onunla başlamadı. Ancak her üç puanın değerli olduğu ortamda bu “kanatları bu kadar kırık” bir Galatasaray’la başlamak ne kadar doğruydu tartışmak lazım. Oysa haftaya Mariano ve Nagatomo kesin dönecekken sağ bek rotasyonu Linnes riske atılsa bile güçlenecekti. Skora göre yazdığım düşünülecek ama belki de Linnes skor alındıktan sonra korumaya alınmalıydı. Kaldı ki Hatayspor maçının kötüsü Semih zaten ekstra bir ışık göstermemişti.
  • Son zamanların maç kopartan oyuncusu Feghouli’ye kırılma anlarında gelen pozisyonların gol olmaması da Galatasaray adına şansızlıktı.
  • Stoper karakterlerinin değişmesiyle birlikte hücumu daha ileride kuran Galatasaray’da bu en çok Belhanda’ya yaradı. Bunu da skora yaptığı katkılarla görüyoruz. Ancak O’nun çıkışına hücumda eşlik eden sadece Feghouli var, bu sayının artması lazım.

Şampiyonluk Gidiyor Mu?

Galatasaray’ın gelenekleri gereği tabii ki pes etmesi düşünülemez. Ancak hem bugünkü maçın hem de geçtiğimiz maçların şampiyonluk oyunu da olmadığı bir gerçek. Yukarıda da değindiğim gibi Galatasaray on birinde etkin oyuncu sayısıyla ilgili bir problemi var. Bunun dışında da 0-0 oyununda dengeyle birlikte baskıyı kuracak bir anlayışa ihtiyacı var. Ndiaye ve Henry’nin olduğu yerde ne yazık ki bunu yapmak pek mümkün değil. Özellikle Henry oyundayken oyuna yapılan müdahaleler de çok sıkıntılı. Bugün de gördük ki Galatasaray çift forvete döndüğü anda orta sahayı kaybediyor. Çünkü Henry ile birlikte orta sahadan elini çeken üç oyuncu ile bu mümkün değil. Bugün Selçuk yerine Henry çıksa ve Belhanda sola geçseydi Galatasaray orta sahayı kaybetmeden çift santrfor oynamaya devam edebilirdi. Bir oyuncuya takmış gibi görünüyorum belki ama hocanın Henry’de bu kadar ısrar etmesini anlamış değilim. Henry içerde zayıf takımlara karşı kendini gösterebilen bir oyuncu. Ligin bu evresinde de O’nu oyun içinde rahat bırakacak bir takımı Ali Sami Yen’de bile görebileceğimizi zannetmiyorum.

Yine Ndiaye de sezonun bu periyodunda sıkıntı doğuruyor; geçen sezon Fatih Hoca için Ndiaye’yi kayıp olarak görüp “Ndiaye satılmasına rağmen şampiyon oldu” derken şimdi belki de olsa o kritik maçlarda başka sonuçlar alırdık diye düşünüyorum.

Galatasaray’ın mevcut şartlarda hem Mitroglou’yu hem de Daigne’yi kazanmadan şampiyon olması çok zor. Bunun için artık bazı keskin hamleler denemek zorunda. Öncelikle Emre Akbaba’yı Henry’nin yerine monte etmeli ve sonrasında da Selçuk İnan ve Donk’u son düzlüğe ısındırmalı. Selçuk hem mental hem de fiziksel olarak çıkışta, Donk ise formsuz. Ancak Donk’un bir istikrar motivasyonuyla devreye girebileceğini düşünüyorum.

Elde Luyindima ve Marcao gibi hava toplarında etkili iki stoper varken duran topların etkili kullanımının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Şampiyonluğa oynayan bir takım bu kadar plansız ve kötü korner kullanmaz. Ancak duran topları izleyince tamamen şansa kullanıldığını net olarak görebiliyoruz. Yalancı koşu yapan, ön direğe koşan, arka direğe koşan kimse yok. Herkes bir ihtimale güvenerek, topun kendi alanına gelmesini umarak giriyor ceza sahasına. Şampiyon olmak istiyorsanız bu sorunu çözeceksiniz. Duran toplardan gelen goller, altın gollerdir.

Güleceksiniz belki ama taç atışlarında bile sorun var Galatasaray’ın. Ne hücumda doğru kullanılabiliyor ne de savunmada. Özellikle savunma atakları rakip için her an sürpriz ataklara fırsat doğurabiliyor. 90’larda atari salonlarında bir futbol oyunu oynardık. Oyunda bir zaaf bulmuştuk; topu taça atıyor ve rakip taçı kullanırken ani baskıyla topu kapıp gol atıyorduk. İşin şakası bu ama gerçekten de önemli bir ayrıntı değil mi?

Gelelim “Projespor’a…” Bugünkü maçın büyük bölümünü izledim. Çok rahat bir Malatyaspor ve çok iyi bir hakem beşlisi vardı. Emre Belözoğlu ve Arda Turan düdüklerinde hiç hata yapmadılar. Orta hakem Fırat Aydınus’a çok yardımcı oldular. Zaman zaman attıkları fırçalarla da O’nu “oyunun” içinde tuttular. Neticede O’da “hakem Arda’ya” yapılan hareketi es geçmedi ve penaltıya hükmetti.” “Levent Kırca parodisi” gibi bir paragraftı değil mi? Ne yazık ki bu sezon çok haftada bu parodiyi izledik. Bu takımın bu ayrıcalıklarıyla baş etmek içini geriden gelirken korkutmak lazım. Geçen sezon nasıl otobüs sarsa sarsa maçlara gidiyorsa Galatasaray, bugün de yine o ruh kazanması lazım. Gerisi her şeye rağmen çorap söküğü gibi gelecektir.

Sonsöz

Hep diyoruz; Galatasaray bitti demeden oyun bitmez. Var olan “oyunu” bozmak için artık silkelenmek lazım. Fatih Hoca’m “bazı oyuncular istediğimi maalesef veremedi” kısmının artık işlemediği haftalara geliyoruz. Bu haftadan sonra sahaya “acaba” beklentisi ile sürülecek tek mevki var. Diagne mi, Mitroglou mu? Diğerleri için artık farklı riskler almak lazım. Bu sezonun başından beri es geçilen ilk yarılar var. Artık ilk yarıları çöpe atmamak lazım. İlk yarılar sonunda rakibin teslim alınmış olması lazım ki diğer maçı ısırmaya başlayalım. Son dakikalara kalan maçlar yine olacaktır mutlaka. Ama bu bir plan değil aksaklıktan kaynaklı olur sadece. Fiziksel olarak sezonun son periyodunu iyi değerlendirmek için ölümüne saldırılan son dakikalar değil, “evet bu maçı da kazandık, sırada kim var dedirtecek ” erken skorlara ihtiyaç var.

Haydi Hocam silkele takımı, bu “proje” takımın şampiyon olması kadar Galatasaray taraftarının ruhunu incitecek bir şey yok!

Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye

Yeni açtığımız ana hesabı takip edin ve gücümüze güç katın: https://twitter.com/3numaraliuyecom

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız