Tek İhtimali Olanların Hikayesi…

0
520
2000 UEFA KUPASI ve FATİH TERİM

Tek İhtimali Olanların Hikayesi…

Herkese Merhaba! Farklı bir heyecan, farklı bir gururla başlıyorum http://3numaraliuye.com ‘da yazmaya…
Galatasaray’ı yaşıyoruz, Galatasaray’la yaşıyoruz, belki başkalarının hiç ama hiç anlayamayacağı, anlam veremeyeceği bir bağı yaşıyoruz…
Belki de bu bağı özel kılan bu durumdur.
3 Numaralı Üye’de, 9 numaralı formamla, Galatasaraylı İlker’e bu heyecanı, mutluluğu, gururu yaşatan Sevgili 3 Numaralı Üye’ye saygı ve teşekkürlerimi sunarım.
Evet; 9 numaralı formasıyla İlker sahada…

İlk penaltıyı atan Ergün Penbe’nin gözü şimdiden UEFA Kupası’nda

Tek İhtimali Olanların Hikayesi…

Yağmurlu, hafifte serin bir akşamdı. Ama üşünecek bir hava yoktu.
Ben ise tir tir titriyordum…
Gece uyuyamamıştım.
Sabah olmak bilmedi, asırlar gibi geçti sanki. Sonra sabah oldu, bu seferde akşam olmadı…
Her gün oynadığım topu o gün oynayamadım. Yemekte yiyememiştim.
Bir yandan radyo açık, diğer yandan tv önümde ve ellerimde bir sürü gazete.
Aklımı yitirmiş gibi akşamki maçla ilgili görsellere, bakıyor, tv izliyor, haberlere bakıyor ve radyoda Galatasaray ve akşam oynanacak finalle ilgili haberleri arıyordum.
Kolay değildi, Türk olmanın nerdeyse ‘suçlu’ olmaya yettiği bir dünyada, memlekette türlü sıkıntılar olurken, Türk takımlarının hayal bile edemeyeceği, etse de itibar göremeyeceği, görse de oraya asla ulaşamayacağı yerdeydik.

Hem de ne geliş…

İnanıyorduk elbet, rüyalarda bile yenemeyeceklerimizi eze eze geldik…
O dönemin en ‘baba’ takımlarını hayata küstüre küstüre geldik…
Annem o gün en sevdiğimiz yemekleri yaptı. Komşu kadınlar balkondan birbirlerine seslenirken, o konuşmaların finalinde bile akşamki maç vardı…
Hayatımda bir kaç kere çok heyecan yaşadım, ama bu heyecan çok farklıydı.
Sofraya oturamadım önce, babam ısrar etti, oturdum ama yiyemedim. Lokma boğazımdan inmedi…
Aklımda sürekli aynı soru; akşam ne olacak?
Kolay değildi, dönemin en iyi bir kaç takımından biriyle oynayacaktık, hem de İngilizlerdi…
Futbol ve İngiliz kelimeleri hep yan yana anılır.
Bu maç onun için de çok önemliydi.
Üzerimde “9” numaralı formam…
Her maçımız öncesi defterime o günkü maçta atacağımız golü hayal ederek, gol anını çizerdim… O gün o resmi çizemedim.
Dakikalar değil, saniyeler geçmez oldu.
Oturduğum yerde istemsizce sallanıyormuşum, annem seslenince fark ettim.
Bu sadece bir çocuğun değil, koca bir milletin hikayesiydi.
‘Oradaydık’, biz ‘oralıydık’…
Hemde her baktığımda gözlerimi dolduran Al Bayrakla…
Derken maç önü, temenniler, röportajlar…
Ve en sonunda; düdük çaldı!
O ana kadar geçmeyen dakikalar atak yaptığımız da hızla geçmeye başladı, atak yediğimiz de zaman duruyordu.
İlk yarının bitişiyle evin holünde top oynadığımı, her zaman olduğu gibi kendimi “9” numara olarak hayal edip, kendimce goller attığımı da net hatırlıyorum.
Topa vuracağım diye ayağımı duvarın dibine vurup, baş parmağımı parçaladığımı da.. Yarayı ve akan kanı aileme göstermemek için yırtıp parmağıma sardığım atletimi de…
İkinci yarı başladı, biraz daha zaman geçti, biraz daha ve biraz daha..
Hagi atıldığında hırsımın, atılmasına sebep olan futbolcuya bir şey yapamamanın verdiği sinirle yastıkları yumrukladım..
İnancım daha da arttı. Bir şey oluyordu, ilk kez. Hayalini bile yaşayamayacağız şeye yaklaşıyorduk.
Bir millet ki her alanda horlanıyor, küçük görülüyor, kaale alınmıyor. O zaman da net biliyordum ki bu sadece bir futbol maçı değildi, bu aynı zamanda bir milletin kabuğunu parçalaması, hayali kurulamayan yerlere “bizde buradayız!” yazdırmasıydı!
Henry kafayı vurdu, kafamı iki elimin arasına aldım. Annemin bağırışı ve babamın “Yaşa Taffarel!” deyişiyle derin bir oh çektim.. Sanki Henry o kafayı vurdu ve dünya durdu…

Ve penaltılar…

İkinci penaltıdan sonrasını izleyemedim.
Neden mi?
Annem yüzüm kendine gelecek şekilde beni sardığı ve odadan çıkardığı için..
O an gerçekten bayılacağımı hissettim. Şuurum gitti gidecek gibiydi..
Sesler geliyordu ama anlayamıyordum.
Biraz zaman sonra bir ses;”haydi oğlum…”
Sonrası inanılmaz ve daha önce hiç duymadığım bir gürültü…
Bütün şehir inledi.

2000 UEFA Kupası Galatasaray’ın

Her evden bağırmalar, sevinç çığlıkları, anlamsız kelimelerden oluşan ama aslında dünyanın en anlamlı haykırışları!
Bir millet uyanıyordu, bu onun sesiydi…
Ben ise yatağıma doğru koşup, dakikalarca ağladım, hem de hüngür hüngür, dövüne dövüne…
Hayatımda bir kere daha o kadar yoğun duyguları hâlâ yaşamadım..
Bizdik!
Oradaydık!
Aldık!
Söke Söke aldık!
Tarihi yazdık!
Biz yeni tarihler yazana dek, tarihte bu, derste bu, gerçekte bu, büyükte bu!
Gerçekleri tarih yazar, tarihi de Galatasaray!

Ve haklı gurur! Haklı Zafer. Gerçekleri Tarih Yazar, Tarihi de Galatasaray!

Twitter: https://twitter.com/ilkeryaziyor

Blog’un kuruluş amacı ve isim hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız