Geçen hafta Muslera ve Andone’nin sakatlığından sonra maçı yazmadım, yazamadım. Bir yanda sakatlıkların acısı diğer yanda hakemin de “olurunu” alan Çaykur Rizespor’un eski tabirle “kasap” futboluna sahada isyan edemeyen futbolcuları görünce açıkçası yazasım gelmedi.
Sakatlık ve cezalardan sonra hem Gaziantepspor maçı hem de şampiyonluk süreci önemli derecede etkilendi. Galatasaray takımı Gaziantep maçına cezalı Donk, “bacağı kırılan” Muslera, diz bağları “koparılan” Andone’den yoksun olarak çıktı. Bu eksiklerden önce sezonu neredeyse kapatan Marcao’yla birlikte Galatasaray’ın elinde orijini stoper olan sadece Ahmet Çalık ve genç Emin Bayram kaldı. Ligin başından beri A takımla antrenmana çıkan ve zaman zaman kupa maçlarında süre alan Emin Bayram’a Fatih Hoca bu maçta ilk onbirde yer vermedi. Yaklaşık 5 senedir stoper mevkiinde “idare” eden Ahmet Çalık’ın yanında ön liberonun agresif ismi Lemina’ya yer verdi. Geçen hafta sol stoperde sırıtan Ahmet bugün sağ stoperde başladı. Sırıtmayı sürdürünce tekrar sol stopere alındı. Yine sırıtmayı sürdürünce yıllardır “Belhanda’nın da yardımıyla saklandığı yerden çıkarak” “yıllar sonra” kırmızı kartla takımını 10 kişi bıraktı.
****
10 kişi kaldıktan sonra Emin hamlesi gelir derken Fatih Hoca sürpriz bir hamleyle Taylan’ı alarak iki orta sahayla sıfır stopere döndü. Bu değişiklik bir süre topa sahip olmayı getirdi ve beklenmeyen bir anda fark ikiye çıktı. Falcao’nun sakatlığının ardından geciken değişiklik anında, uzaklardan sürpriz ve ofsayt tartışmalı bir gol geldi. Bu gol önce ve sonrasında dört değişikliğin hepsi kullanıldı. Hoca bu noktada Emin Bayram’sız ve stopersiz oynamayı tercih etti. Selçuk İnan’ın yeterince veremediği katkı sonrasında orta sahayı kaybeden Galatasaray baskı yemeye başladı. Buna rağmen direnmeyi sürdürdü. Artı 6 dakika verilen uzatma sürecinde her galip takımın yapacağı top saklama hamlesinde, göz göre göre verilmeyen bir faulün devamında Antep takımının atağı geldi. Hakem önce ceza sahasındaki ilk pozisyonda Selçuk İnan’ın faulünü görüp de görmezden geldi. Sonrasında gelen Antep takımının harika golüne, hakemin suçuna ortak olmak istemeyen VAR ekibinden uyarı geldi. İki tane faulden ilk faule döndüler ve oyun devam etti. Bu pozisyonların devamında artık maç bitiyor derken top kaleci Okan Koçuk’un elindeyken, rakip takımın forveti tarafından da rahatsız edilirken toplam onuncu saniyede hakem çift vuruş verdi. Şöyle bir zihnimi karıştırınca en son Sivasspor-Galatasatay maçında kaleci Petkoviç’e verilen ve Harry Kewell’ın attığı golü hatırladım. O maçtan sonra yüzlerce maç izledim. Böyle bir karara tanık olmadım…
Alper Ulusoy
Çok hakem gördüm. Göz göre hatalar veren Ali Palabıyık, Alper Ulusoy ve Hüseyin Göçek gibi kararlara imza atan hakemler görmedim. İki tane VAR’a rağmen karar veren “kıymetli hakemlerimiz” hâlâ ligimizde düdük çalarken bu konuda “oscar ödülü” tartışmasız bugün Alper Ulusoy’un oldu. Bu maç sonrasında Alper Ulusoy’un ve yakınlarının hesapları incelenmelidir. Yine kendisinin ve yakınlarının kariyer sıçrayışları ısrarla gözlenmelidir. Çünkü üst üste göz göre hatalı kararlar veren bir hakemin bu yaşta kariyerini riske atmasının anlamı yok!
****
Bugün her şeye rağmen kazanabilirdik. Ve kazanırken de takımımızı ve Hoca’mızı eleştirecektik. Çünkü gelişimin koşulu eleştiridir. Ancak elimizden bu fırsatı bir hakem bozuntusu marifetiyle aldılar. Bu noktadan sonra hangi sistem, hangi oyuncu diye tartışmanın anlamı yok!
Sonsöz
Hep yazıyorum yine yazayım. Aynı anda birden fazla “evlada” sahip olup üstüne bir de “Süper Lig” markası yaratamazsınız. Yayıncı gelirlerini, reklamlarını gerçek ve yüksek noktalara getiremezsiniz. Kadrosunda uluslararası birden fazla oyuncusu olan bir takımı komik kararlarla devre dışı bırakamazsınız. Bırakırsanız da neticelerine katlanırsınız!
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/