Tudor’dan Makas Almaya Benzemez!
Beni yakından takip edenler ne kadar Galatasaraylı olduğumu bilir. Tüm bu Galatasaraylılığa rağmen attığımız herhangi bir golde yerimden kalktığım nadirdir. Gol olduğu an hemen “atağı kim başlattı?”, “asisti kim yaptı?”, “rakibin hatası nerede?” gibi sorular sorarak sevinirim gollere. Bugünse Mariano gol atarken yani gol atarken diyorum, attığında değil; adeta havada bekledim. Uzun yıllardır bir gole bu kadar sevindiğimi hatırlamıyorum.
Neden Bu Kadar Sevindim?
Sezon başından beri Galatasaray üzerinde dönen türlü şekillerde “oluşturulan kara bulutları” yakından takip edince bu sezon tam bir onur mücadelesi oldu. Son haftalarda Galatasaray’ın rakiplerine üç koldan gelen desteğe görünce bu maçın önemi bir o kadar daha arttı. Özellikle siyasi kanallardan gelen destek bunu bence ülkemiz futbolu içinde ekstra önemli kıldı. Başakşehir bir “proje” takımı, proje derken geleceğe yatırım yapılan bir “proje” takım değil Katarlılar için marka değeri arttırılmaya çalışılan bir “proje” takımı. Siyasi erkler bu kadar açık pozitif ayrımcılık yapmamalı eğer yapacaksa da Altınorduspor gibi sadece”milli değerler yetiştirmeye” önem veren, bu yolda bir gelecek planı çizmiş takımlara yapmalı. Bunun dışında yapılan destekler sporun ruhuna aykırı ve ülke futboluna hiçbir katkısı yok.
Maça Gelirsek
Fatih Hoca’nın Ali Sami Yen’de çıkacağı hiçbir maça kadro ne olursa olsun defansif bir anlayışla çıkmasını beklemem. Hoca bu maça kâğıt üstünde defansif gibi gözüken Donk-Selçuk değişikliği ile bir kadro tercihi yapmış gözükse de hedeflediği o değildi. Rakibin Adebayor üstünden kurduğu oyunu bozup kendi futbolunu oynamak istedi. Donk tercihi bu anlamda başarılıydı ama bu tercih Fernando’yu etkisiz hale getirdi. Ben maçın sonucuna rağmen 6 numarada Fernando’yu, önünde de Donk’un tercih edilmesini beklerdim. Maicon- Denayer tercihinde hep tereddütte olsam da Denayer’in zaaflarının daha çok sol stoperde, hava toplarında ve temassız oyunundan kaynaklı olduğunu düşünüyordum. Bugün sağ stoperde hem hava toplarında oldukça konsantre olduğunu hem de Adebayor’la özellikle ikinci yarıda karşı karşıya geldiğinde vücut vücuda, temaslı bir şekilde iyi oynadığını düşünüyorum. Bunların dışında maçta sonuç dışında üstün mücadele ve taraftar faktörü vardı. Özellikle bu sezon Ali Sami Yen’den rakip takımların istediğini alması hiç kolay değil. Hele ki son düzlükte bu daha da zor.
Takımı tek tek analiz etmeyeceğim son düzlükte, final maçlarında yazıların buna müsait olduğunu düşünmüyorum. 2008-09 sezonunun son virajında 6 hafta boyunca sağ açıkta Ümit Karan seyretmiş birisi olarak, bundan sonra olması gerekenin takım halinde istemek, hayatta kalmaya çalışan bir organizma kadar motive olmak gerektiğini biliyorum.
Abdullah Avcı
Son sezonlarda Galatasaray maçlarında “koyunun olmadığı yerdeki keçi misali” bir galibiyet oranı yakalamış ve bu galibiyetleri hayli keyifle anlattığını izlemiştik. Bu maçtan sonra “saygıyı kaybetmemek lazım.” benzeri açıklamalar yaptı. Aynı Abdullah Avcı katıldığı spor programlarında Galatasaray’ı Sabri üzerinden nasıl yendiklerini gayet “saygılı” bir biçimde anlatıyordu. Tarihin ilginç tesadüfü bugün Sabri Sarıoğlu’nun mevkisinde oynayan Mariano’nun 90’a taktığı gol sonucu mağlup oldu. Yine ilk yarıda maçın 5’lik olmasının en büyük sebebi Latovlevici ve hakem faktörünün olduğunu hatırlarsak Abdullah Avcı’nın centilmenlik çizgisine gelmesi için Galatasaray’ın iki tane sağlam beki olması gerektiğini söyleyebiliriz. Ne diyelim “proje” rüzgârını arkasına almış Abdullah Avcı’ya bir daha bek madenleri ve Galatasaray’ın büyüklüğün anlamamış hocalarla fırsat vermediğimiz günler dilerim…
Fatih Terim
Yazının başında Donk ve Fernando’nun mevki tercihlerine değindim ama maçın sonucuna bakarsak kazanan haklı kontenjanından Fatih Terim haklı. Yine de hocadan gelecek maçta bu tercihini gözden geçirmesini beklerim. Bunun dışında Galatasaray seyircisi üzerindeki pozitif etkisine tekrar değinmek isterim. Geçen haftaki mağlubiyetten sonra taraftarın desteğini bu kadar güvenli bir şekilde almak her hocanın harcı değil. Bugün bazı oyuncular yuhalanmıyor ve alkışlanarak çıkıyorsa bunda Fatih Hoca’nın katkısı çok fazla.
Arda Turan
17 Ekim 2017 tarihinde Arda’nın ve Galatasaray taraftarının içinde bulunduğu ruh haline yönelik oldukça ilgi çeken bir yazı yazmıştım. Okuyanlar bilirler → https://www.3numaraliuye.com/2017/10/17/arda/ Bu yazıyı yazmaktaki amacım okursa Arda Turan’a yeni bir bakış sağlamak, Galatasaray taraftarının da duygularını küfürsüz bir şekilde ifade edebilmesini sağlamaktı. Tabi ki Arda’nın bu yazıda verilen aklı selim önerileri okumak yerine küfürlere odaklandığını süreç içinde hepimiz gördük. Bugün Arda ve Galatasaray taraftarı açısından farklı bir maçtı hem taraftar hem Arda oldukça gergindi. Arda Turan maç içindeki agresifliği ile sanırım Galatasaray taraftarı ile son bağını da koparttı. Her ne kadar maç sonrası yaptığı açıklamalarda “gerçekler mutlaka ortaya çıkacaktır” dese de taraftar gördüğüne bakar. Galatasaray taraftarı her zaman Arda’ya Emre Belözoğlu göndermesi yapıyordu ama Arda, Emre kadar olamadı. Bildiğiniz gibi “büyük Fenerbahçeli Emre Belözoğlu Fenerbahçe’ye yanlışlıkla gol attığında” gözyaşlarını tutamamıştı. Ayrıca Fenerbahçe maçlarında hiç agresif değildi ve maçları “oluruna” bırakıyordu. Bir Galatasaraylı olarak Arda Turan’dan ya da herhangi bir rakibimizden oynadığı formanın hakkını vermesini ama O’nun Emre Belzöoğlu’ndan bir şey öğrenemediğini gördüğümüzü de bilmesini isterim.
Halil Umut Meler
Açıkçası dün “yükseklerden” gelen açıklamalardan sonra hakemin işi iyice zorlaştı. Bugün her iki tarafa da verdiği ve vermediği kartlar tartışılsa da bu konjonktürde yönetebileceği en iyi maçlardan birini yönetti. Ne yani siz Emre Belözoğlu “seni yazdım” diye not edip hakemi tehdit ettiğinde O’nu atacağını mı düşündünüz? Hakemin yüzüne küfür edip sarı karttan fazlasını görmeyen, her maçta en az bir sarı kartı es geçilen bir oyuncuya en azından bir sarı kart verebildiği için hakemi tebrik ederim. İroniyi geçersek; Donk’un hareketi sarı kart, Emre’nin itirazdan gördüğü kart sonrası ikinci sarı kart, Adebayor’un Serdar Aziz’e yaptığı harekete bir turuncu kart maçta es geçilen kartlardan. Elia’nı ofsaytı es geçilince gelen ataktan kart gören Mariano’nun ki doğru. Bir de Emre’den çok şey kapmış her pozisyona itiraz eden Mahmut’un maçı kartsız geçtiğini hatırlatmak isterim. İroniye geri dönersek Emre’nin diğer hareketlerinden en az birine ikinci sarı kart çıkmalıydı ama bunu sanırım artık Türkiye’de bekleyen yok!
Sonsöz
Galatasaray bu sezon ilk kez alması gereken bir maçı kazandı. Geçen hafta kaybetmek belki de bu maç açısından faydalı olmuş diye düşünebiliriz hatta. Bu saatten sonra deplasman ya da iç saha fark etmez Galatasaray’ın isteklerini bir bir yerine getireceğini düşünüyorum. Sahadaki oyuncular Gençlerbirliği maçındaki gibi “gaflet uykusuna” dalmazlarsa bu onurlu mücadelenin sonunda Galatasaray’ı şampiyon göreceğime inanıyorum. Siz de inanın, şampiyonluk hep birlikte inandığımız zaman gelecek!
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/