Yamalı Aidiyetler

0
496
Hagi

Yamalı Aidiyetler

Pep Guardiola, Barcelona altyapısına katıldığı için ailesi ile yaşadığı evden ayrılmak durumunda kalmıştı. Küçük oğlunu, oğlunun tutkusuna kaptırmış bir anne olarak tek düşüncesi oğlunun nasıl olduğu ve neler hissettiği idi. Oğlu ise her meseleye kendi tutkusu açısından bakıyor, kendini tutkusuyla ifade ediyordu. Merakla kendisini arayıp halini hatırını soran annesine şöyle bir tesellide bulunmuştu: “Anneciğim. Biliyor musun artık her uyandığımda pencereyi açacak ve Camp Nou’yu karşımda görebileceğim.”

Kendince inanılmaz bir gurur ve muhteşem bir teselli idi. Fakat annesinin derdi oğlu idi. Oğlunun ise uğruna ailesinin yanından taşındığı “Barcelona”. Maç yazısı ile ne alakası var diyebilirsiniz, evet alakası yok. Ne kulübümüzün ferdi olan futbolcularımızın böyle bir aidiyetle alakaları var. Ne de sahada ortaya koyamadıkları sahiplenme duygusunun. Dünya üzerinde birçok kulüp, kendi adlarını taşıyan, gelecekte önemli isimler yetiştirecek, felsefelerini sonraki nesillere sağlıklı aktarabilecek okullar açmak ister. Birçoğu eğitim meselesine değer verir ve bu yönde adımlar atar.

Galatasaray bunların hepsinden farklıdır. Galatasaray, bir eğitim ocağının takımıdır. Galatasaray Lisesi, kulübün okulu değil. Galatasaray Spor Kulübü, “Okulun kulübüdür.” Bu lisenin kulübü Uefa Kupası ve Uefa Süper kupası almış bir lise takımının futbol kulübüdür. Bu anlamda dünyada belki ilk ve tektir.

Peki kulübün dişlisinin en bilinir olan kısmı futbolcular, bu önemli farktan ne kadar haberdar? Kaç tanesi böyle onurlu bir kulübün futbolcusu ve bir ferdi olmaktan dolayı mutlu? Hangisi için sözleşmede yazan miktardan daha önemli bir husus? Devamlı futbolculara vurmayalım. Hangi yönetim ve hangi yönetici bu önemli farkı ana plana çıkardı şimdiye dek? Tarihimiz ve gururumuz için bizimle çalışmaya can atan kaç kişi gördü bu kulüp?

Eğer mesele kapitalist kazanç sistemi ise neden bu kulübün harcadığı meblağlar geri dönüş sağlamıyor? Eğer aidiyet ve sahiplenme duygusu gibi karakteristik özellikler sadece romantik hikayelerde yer alan önemsiz detaylar ise neden her destek kampanyasında bunlar öne çıkarılıyor?

Bir kulüp düşünün ki puan kazandığında ve kaybettiğinde, sahada kendisine en yüksek seviyede aidiyet ve sahiplenme hissi taşıyan oyuncusu, Stoke City’nin sözleşmeli oyuncusu olsun.

Son resmi maçına çıkan Hagi. Romanya vatandaşı bir oyuncunun beş senede gösterdiği aidiyet duygusunu neden kendi vatandaşlarımızda göremiyoruz?

Sistem bize karşı işliyor olabilir. Hakemler bizi doğruyor olabilir. Ekonomik anlamda haksızlığa uğrayan isimler olabilir, ödemeler konusunda sıkıntı yaşanıyor olabilir. Fakat bunların birikiminin yansıması gereken yer futbol sahası değildir.

Eğer ki kişilerin birinci derecede öncelikleri bu kulübün forması değil de istatistik başına alacakları ücretler ise bu sistem ya tamamiyle dönüşmeli yahut bizler de taraftarlıktan, müşteri olmaya doğru evrilmeliyiz. Zira destek gereken anlarda bize anlatılan profil ile sahada gördüğümüz oyun birbiri ile örtüşmüyor.

Bakınız önemli bir detay. Bu yazı ağır bir mağlubiyetin ardından yazılmıyor. Aksine kendi sahamızda, çok önemli olan 3 puanı, gol yemeden kazandığımız bir maçın ardından yazılıyor. Bu önemli detaya dikkat çekmek isterim.

Galatasaray taraftarı için 3 puan değil mücadele elzemdir. Galatasaray taraftarı sahada artistik hareket değil savaşan oyuncu grubu ister. Galatasaray taraftarı, kabul edip benimsediği herhangi bir ismi, ulaşabileceği maksimum seviyeye ulaştırır. Bu kadar etkindir. Aidiyetini gördüğü ismi kimseye yedirmez ve arkasında durur.

Rüyalarımızın takımı, Düşlerimizin Fatih’i ile birlikte, taraftarın büyük çoğunluğu tarafından ikinci evi olarak görülen Ali Sami Yen Spor kompleksinde, Erzurumspor’a karşı maçın son yedi sekiz dakikasında savunma yapıyor.

Bazen bazı şeyleri anlamakta zorlanır ve bazı şeyleri aşamazsınız. Fatih Terim’in takımı; sahada her bölgede bir kişi fazladır.

  • Fatih Terim’in Galatasaray’ı; tedbir almaz, tedbir aldırır.
  • Fatih Terim klasiği; önde baskı ve aman vermeyen prestir.
  • Fatih Terim, bu ülkede forma giyen futbolcular için büyük şanstır. Zira Avrupa’da kupa kazanmış, dünyanın en zor liginde (görev yaptığı dönemden bahsediyoruz) hocalık yapmış ülkenin tek teknik direktörüdür.
  • Galatasaray futbol takımı, nice ismi kendi içinde yükseltmiş ve hayali dahi kurulamayan başarılara eriştirmiş, nice insanın kariyerinin en üst noktası olmuş ülkenin en değerli marka yüzüdür.

Sıradan bir taraftarın sayabileceği bu beş maddeye hakim olup bunu özümsemiş isimlerle yola devam etme imkanımız yok, malzeme ortada.

Galatasaray’ı ileriye taşıyacak karakterler, bol sıfırlı sözleşmeler ile geleceğini garanti altına alma peşinde olan “yıldızlar” değil, babasını kaybettikten 3 gün sonra Parma deplasmanında sahaya çıkan Hagi gibi isimlerdir.

Maçın ardından maç yazısı bekleyen arkadaşlarıma hürmetle selam ederim. En kısa sürede takım ve bireysel performansları ele aldığımız maç analizimiz de yayında olacak.

Twitter: http://twitter.com/hykmet

Blog’un kuruluş amacı ve isim hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!

 

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız