“Zamanında Alınmış Mağlubiyeti Beraberliğe Tercih Ederim”
Not: Başlığa kullandığım sözün Juup Derwall’e ait olduğunu hatırlıyorum; ama sözü kelimesi kelimesine doğru hatırladığımdan emin olamıyorum. Bu nedenle yazıyı yayınlamadan önce doğrulamak için elimden geleni yaptım; ama sonuca ulaşamadım. O yüzden hatırladığım haliyle kullanmaya karar verdim. Eğer doğrusunu biliyorsanız, bana bildirirseniz çok makbule geçer.
Sivasspor-Galatasaray maçını ve Galatasaray-Konyaspor maçlarını ayrı ayrı izleyince aklıma Derwall’in olduğunu hatırladığım “Zamanında alınmış mağlubiyeti, beraberliğe tercih ederim” sözü geldi. Eğer Galatasaray Sivas’tan son dakika beraberliği ya da sıkıcı bir de deplasman beraberliği ile dönseydi bugün böyle güzel bir maç izleyemeyecektik. Sivasspor maçı her şeyden önce Fatih Hoca’yı silkelemiş ve kendine getirmiş anlaşılan; O’nu “işi oluruna bırakma”, bir de “ben kimi koyarsam” oynar uykusundan uyandırmış. İki ön libero sevdasından vazgeçmesi ise en güzeli olmuş. Evet bu bir kupa maçı; ama ben bu maçı şampiyonluk mücadelesinin en kritik yerine koydum bile. Eğer Fatih Terim bu maçın doğrularından ideal bir 11 kurarsa olası bir şampiyonlukta bu maçı dönüm noktalarına yazabiliriz.
Futbolun Doğruları
Öncelikle çift ayaklı Nagatomo’yu da eklersek ilk defa 3 sol ayaklı oyuncuyu aynı anda sahada görmüş olduk. Bence bu sahaya yayılış konusunda bu sezonun en iyi performanslarından belki de en iyisini getirdi. Tek ön liberonun tercihi ile de iki ön liberoda sorun olan; birbirlerinin alanlarına karışması ve oyunun yavaşlama sorunu çözülmüş oldu. Geçen maç olumsuz anlamda herkesin gözüne batan Donk birden verimli bir oyuncu haline geldi. Belhanda kendini tekrar gösterme fırsatı buldu ve çok başarılı oldu. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Kısacası belki birbirine uyumlu dişliler ortaya müthiş bir ritim çıkardı.
Bu hafta yazım yine çift konulu olduğu için maç yazısını kısa tutmaya çalışacağım.
Kısa Kısa
- Nagatomo: Sivasspor maçında O’ndan şüpheye düşen Galatasaraylıları kesinlikle şaşırtmıştır. İkinci maç için harika bir oyun çıkardı. Çok hızlı, güçlü ve akıllı. Özellikle takım O’na alıştığında çok iyi işler çıkaracağını gösterdi.
- Serdar Aziz: Takıma kattığı ekstra sertlik ve hava topu üstünlüğünün herkes tarafından fark edildiğini düşünmüyorum. Ters ayak olmasına rağmen lig boyunca sol stoperde hem de takımın en zayıf mevkisi olan sol bekin zaaflarına maruz kalmasına rağmen iyi işler çıkardı. Bugün sağ stoperde mevkisinin hakkını verdi. Harika da bir kafa golü attı. Sürekli ilk 11 oyuncusu olması gerektiğine inanıyorum. Umarım sakatlığı ciddi değildir.
- Linnes: Bu kadronun iyi niyetli, disiplinli ve verimli oyuncularından. Bugünde çok iyi oynadı. Fatih Hoca, Linnes aracılığıyla Sivasspor maçının formsuz ismi Mariano’ya iyi bir gözdağı vermiştir diye düşünüyorum.
- Hakan Balta: Ben O’nun bir daha Galatasaray formasını giyebileceğinden bile umutlu değildim. Bildiğimizden çok daha disiplinliymiş. Olası bir Serdar Aziz sakatlığında ilk 11 müdavimi olursa şaşırmam.
- Donk: Galatasaray’a geldiğinden beri ilk defa futbol oynadı diyebiliriz. Bugünkü oyunuyla Fernando gelene kadar ön libero Donk’a emanet edilebilir diye düşünüyorum. Hatta Selçuk’la aynı anda oynamaz fikrimden de bu maçla birlikte geri adım attım. Tabi Donk’tan abartı işler beklemiyorum. Sadece bende Fernando gelene kadar durumu idare edebileceğine dair bir kanaat oluşturdu.
- Feghouli: Topla müthiş yetenekli; ama bu maça kadar mevkisini bu kadar iyi kullandığını görmedim. Özellikle kanat oynarken daha kopuk ve savunmayı unutan bir yapısı vardı. Bu maçtan sonra sağ kanadı O’na, sol kanadı Rodrigues’e vermek takıma çok ciddi bir vites arttırır diye düşünüyorum.
- Gomis: Bir santrfor kişisel becerisi ile gol atabilir ama oyuna katkısı geriden gelen destekle olur. Bugün takım halinde ki iyi oyun Gomis’i de eski günlerine döndürdü diye düşünüyorum.
- Hakem Ümit Öztürk: Vermediği penaltı ve kırmızı kartla maça damgasını vurabilirdi, şayet Galatasaray bu kadar iyi oynamasaydı. Anlayacağınız siz iyiyseniz hakemi de yenersiniz. Bir Galatasaraylı olarak hakem destekli, şüpheli bir galibiyettense “hakeme rağmen” galibiyeti yeğlerim.
- A2TV: Tamam, yeni kanalınızın reklamını Galatasaray üzerinden yapıyorsunuz iyi güzel de keşke pozisyonları kaçırmasaydınız. (Not: Katkı için teşekkür ederim 🙂@10TACSIZKRAL)
Belhanda
Belhanda’ya ayrı paragraf açmak istedim. Bazıları Belhanda’nın kötü oyunculuğundan ben ise son haftalarda motivasyon kaybı ya da psikolojik sorunlardan kaynaklı bir form düşüklüğünden bahsettim; ama Belhanda’dan ümidimi tam olarak kesmedim. Maç içinde kopukluklar yaşasa da Belhanda’nın iki çok önemli özelliği var. Takımın orta sahada topu en rahat ileri taşıyan oyuncusu ve mevkidaşlarına göre pres+top kapma özelliği var. Onun bu özelliği ne zaman ortaya çıkıyor? Takım tam organize olduğunda. Eğer ilk 3 haftanın maçlarına tekrar bakarsanız bu dediklerimi çok iyi göreceksiniz. Hatta tüm sosyal medyalarda takım halinde presin en kilit oyuncularından olduğuna dair videolar dolanıyordu. Merak eden bulabilir. Eksiklikleri ne derseniz; maç içinde zaman zaman kopması ve olmayacak pas hataları yapması, gereksiz kart görmeye yakınlık ve şut pozisyonuna çok defa girmesine rağmen ısrarlı pas tercihleri. Ama bunlara rağmen mevkisinde şu an oynayabilecek oyunculardan takımın en olmazsa olmazı. Evet Belhanda olmadan da 3 puan alınıyor; ama Belhanda’nın olmadığı ya da iyi oynamadığı oyunlarda oyun kalitesi yükselmiyor. Bugünden sonra Fatih Terim’in Belhanda’yı devamlı 11’de oynatacağını düşünüyorum. Naçizane tavsiyem geriye düşülen maçlarda baskı kurulduktan sonra Belhanda’yı sol tarafa atmasıdır. Kapanmış takımlara karşı gerek duvar pasları gerekse ters etkili ortalarıyla daha önce anahtar oldu, yine olacaktır.
Maç için Sonsöz
Ben pek 11 yazmayı sevmem; fakat bugün Fernando gelene kadar oynaması gerekenleri yazmak isterim. Yazının başında da söylediğim gibi bu maç ciddi bir dönüm noktası. Bu maçtan sonra yapılacak doğru bir kadro organizasyonu Galatasaray’a iki kupa birden getirir. Yeter ki artık arka plan küskünlüklerine, medya ve hakemlerin tuzaklarına düşülmesin.
Yazının ikinci bölümü fotoğraftan sonra; okumayı unutmayın 🙂
Gökhan Bilek
Bugün çok güzel bir gün. Yazarımız Gökhan Bilek #yellowfriday kampanyasındaki çabalarından dolayı Galatasaray kulübü ve Başkan Mustafa Cengiz tarafından konuk edilerek onure edildi. Bunun yanında da kendisine çok sevdiği 7 Numaraya Gökhan Bilek ismi yazılı bir forma hediye edildi. Bu davet bence göründüğünden çok değerli bir hareket. Öncelikle gelecekte kulübe katkı verenlerin sesinin duyulacağını gösteriyor. Bunun yanında da kulübe yaratıcı desteklerde bulunmak isteyen ve artık seslerinin duyulacağını bilen bir çok taraftar artık fikirlerine çok daha büyük şekilde motive oluyor. Düşünsenize forma tasarımı kabul görmüş bir taraftar arkadaşımız Gökhan gibi onure edilse, bunun gibi örnekler çoğalsa, Galatasaray Dergisi’ne konu kolsa, dergiye ilgiyi arttırsa gibi bir sürü noktayı harekete geçirir. Harika bir sinerji oluşturur.
Bu benim için de çok özel bir durum. Sitenin sayfalarını paylaştığım bir arkadaşım Galatasaray’a çok somut bir şekilde dokundu. Bu benim için paha biçilemez bir sevinç sebebi. Anadolu’nun bir şehrinde Galatasaray yazmaya karar verdiğimde bunu çevremdeki birkaç arkadaş dışında kimseyle paylaşmadım. Tamamen twitter üzerinden çok az takipçiden aldığım destekle yola çıktım. Bu süre içinde bir sürü yüzünü görmediğim, sesini duymadığım Galatasaraylı dostlar edindim. Gökhan Bilek ve çeşitli nicklerle sitede yazan diğer yazar arkadaşlarım, yazılarımızı seslendiren Erhan Gökay Aksoy ile twitter ve facebook’tan sıkı diyalog kurduğum bir sürü insan. Birisi bana “daha önce tanışmadığın, ayrı ayrı şehirlerden insanlarla çok güzel diyaloglar kuracaksın” deseydi gerçekten inanmazdım. Ortak noktanın Galatasaray olduğu bu güzel diyaloglar benim için gerçekte önemli. Keşke daha fazla zamanım olsa da yazıştığım, mesajlaştığım insan sayısı artsa. Ne yazık ki bu konuda zaman bazen elimi, ayağımı bağlıyor.
Tekrar Gökhan Bilek ve “Yellowfriday” kampanyasına dönersek bu güzel insanın tamamen temiz duygularla öncülerinden olduğu kampanya ve benzerlerini daha çok bir arada görmeyi dört gözle bekliyorum. Bu birlik halinin Galatasaray’ın başını kaldırdığını ve gelecekte çok güzel günler görüleceğine inanıyorum. Gökhan Bilek ve kampanyaya katkı yapan isimli, isimsiz herkese çok teşekkür ediyorum. Karanlık günlerden tamamen çıkıp aydınlık günlere ve büyük başarılara ulaşmak dileğiyle. Herkese iyi hafta sonları dilerim. Galatasaray’la kalın…
Not: Aşağıda eklediğim resim yine twitter’dan @ShnSezgin adlı arkadaşımızın 2008’de facebook duvarında paylaştığı yazı ve görseli. Bir önceki maçta yayınlayacaktım; ama maç gerginliğiyle unutmuşum 🙂
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/