Galatasaray Kadıköy’de öyle bir kumpasın içinden çıktı ki bedelini önce kupadan elenerek ödedi. Geçen hafta saha şartlarına rağmen galibiyeti alınca, bu hafta kirli ellerin devreye girmesi şart oldu. Photosoptan ofsayt uyduranlar, Donk’a yapılan penaltıyı görmezden gelenler, tribüne sağlıkçı kisvesi altında tataftar görünümlü lamalar alıp ceza almayanların etekleri tutuştu. Çünkü havasını bulan Galatasaray’ın neler yapacağını en iyi onlar biliyordu. Onlar da haklı, kolay değil; bir nesil boyunca Galatasaray’ın başarılarına yandan dudak ısırmak! E, haliyle bu gidişe bir dur demek lazım. Tabii ki sahada değil, saha dışında!
Baskı ve Algı Operasyonu
Galatasaray zor bir süreçten alnının akıyla çıktı. Bir önceki zinciri Diagne’yi atarak kıranlar tabii ki bu çıkışı beklemiyorlardı. Artık herkes Galatasaray’ın bugün alacağı 3 puanın büyük bir anlamı olduğunu biliyordu. Yeni transferlerle birlikte çok iyi bir hava yakalayan, elindeki alternatifleri çoğalan Galatasaray’ın havası bozulmalı, lige “yeni bir renk” gelmeliydi. “Koskoca Mesut Özil buraya Galatasaray’ın şampiyonluğunu mu görmeye gelmişti.” İşte bu iklimde genç ve gelecek vadeden bir hakem maça atandı. Babasının zamanında Galatasaray futbol okulunun işletmesini yapmış olması üzerinden bir hafta boyunca algı yaptılar. Oysa Alanyaspor’un başkanı Fenerbahçe kongre üyesiydi. Acaba bu hafta galibiyete nasıl bir prim verilecekti? Öteki haftalardan ne kadar farklıydı? Ben de bu soruyu soruyorum önce. Sonuç olarak genç hakemimiz bu süreçten etkilenmiş ya da etkilenmek zorunda kalmış. Bugün ilk devrede maçı koparacak bir sürü hata yaparken, Süper Lig’de maç yönetmemiş VAR hakemi Emre Malok’un da “el uzatmamasıyla!” vermesi gereken kararları görmezden gelmesini bildi.
- Henry Onyekuru’ya yapılan darbeden dolayı penaltının es geçilmesi…
- Hızlı atağı eliyle kesen Tzavellas’ın sarı kartı… Ki aynı oyuncu ikinci yarıda sarı kart gördü…
- Ve Babacar’ın Luyindama’nın başına ayağıyla vurduğu darbenin sarı kartla geçiştirilmesi… Diagne’nin topu çalım hamlesi yaparak aldığı, rakip takımın oyuncusunun ayağa doğru geldiği pozisyonda bir kırmızı kart varsa, bu pozisyon tartışmasız kırmızı karttır. Bana göre o kırmızı kart değildi bu da değil. Ancak ligin standartlarının en ağırları Galatasaray’a uygulanınca biz de haklı olarak standart istiyoruz.
Hakemin ilk yarıda öyle bir vücut dili vardı ki Galatasaray’a yapılan ama görmezden gelmeye çalıştığı faullerde ve yukarıda bahsettiğim pozisyonlarda hakeme baktığımda, hakem adına gerçekten üzüldüm. Suratından öyle bir baskı okunuyordu ki bu maçı bir şekilde bitirebilmesini hakemlik şansına bağlıyorum. Hakemlik kariyerinde geleceği olan bir hakemi bugün bu hâle getirirseniz diğer genç hakemler ne yapsın?
Oysa Neler Hayal Etmiştim
Bugün maç başladı Mostafa Mohammed’i maç başında yaptıklarını görünce güne ve geleceğe dair beklentilerim çok büyüdü. Ancak golden sonra ikinci golün gelmemesi için yapılanlardan sonra tüm takım oyundan düştü. Karşıda kalitesi yüksek bir ekip olunca; hakemin estirdiği rüzgârı hâliyle değerlendirdi. Galatasaray üzerine öyle bir baskı kurdular ki Galatasaray neredeyse üç pas yapamadı. İşte bu noktada kalesinde her zaman bir dev olan Muslera çıktı Alanyaspor’un karşına. Muslera’ya sahip bir takımın taraftarı olarak tüm pozisyonlara rağmen pek heyecanlanmadım. Tek korkum her fırsatta kendini yere bırakan Alanyasporlu oyuncuların pozisyonlarından birisinden penaltı uydurulmasıydı. Öyle ki son dakikada Luyindama ile Alanyaspor’un oyuncusunun ceza sahası önünde girdiği mücadelenin tekrarını izlerken hakemin maç bitirme düdüğünü duyduğumda; “işte nihayet buldu penaltı verecek yeri!” diye düşündüm. Neyse ki Zorbay Küçük tüm baskıya rağmen geçen sene Gaziantep maçında Alper Ulusoy’un yaptığı gibi element uydurmaya kalkmadı. Baskı O’nu etkilemiş; Galatasaray’ın olanlarını vermedi ama Alanya lehine de sonucu etkileyecek, olmayacak bir pozisyon uydurmadı.
Fatih Hoca ve Takım Kurgusu
Fatih Hoca, Alanyaspor’la oynanan ve 3-0 mağlup düşülen maçın ilk yarısında Taylan’ı çıkarmış ve maç 3-0’dan 3-2’ye gelmişti. Ertesi hafta ağır zeminde Taylan’a forma vermeyince ağır sahada korumaya alındığını düşünmüş ve sorgulamamıştım. Bugün sahada görmeyince hepimiz şaşırdık. Düşündüm ki Hoca bizim görmediğimiz bir şeyi gördü ve Alanyaspor takımı ile yapılan maç özelinde Taylan’ı taktiksel olarak düşünmedi. Ancak ilk yarının son bölümlerinden itibaren Alanyaspor müthiş bir baskı kurdu. Bu evrede Taylan’ın daha erken oyuna dahil olması ve oyunu kazanmaya doğru bir hamle olmasını bekledim ama Fatih Hoca 70. dakikaya kadar bekledi. Maç zaten bir formata girmiş, takımla hücum hattının bağı kopmuş olduğu için bu değişikliğin yansımasını da göremedik. Rotasyon evet ama Galatasaray’ın en önemli iskeleti Muslera, Marcao, Taylan ve yeni transfer Mohammed… Haftalardır çok zor periyotları üst üste oynamış ve bir maç dinlenmiş Taylan’dan takımı mahrum etmemek lazımdı. Böyle maçlar için keşke Feghouli bir an önce takıma dönse diye düşünüyorum. 3 puanı zor da olsa aldık ama oyunu bu kadar teslim etmemeliyiz. Muslera’ya da yazık değil mi?
Sonsöz
Çok “zorlu”, türlü türlü huyu olan “abilerin” rol çalmaya çalıştığı, bir “koçun” boynuzları kadar sert bir deplasmandan 3 puan almayı başardık. Sizin zihnini esir ettiğiniz Zorbay’ınız varsa, bizim de Muslera’mız var!
Not: Bugün tüm baskıya rağmen zaman geçirmeye oynamayı denemeyen oyuncularımızı yürekten kutluyorum.
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/